34 yaşındaki Selin Yılmaz, sıcak bir yaz sabahı sıradan bir iş gününe başlamak üzereyken, kendine ait bazı temel bilgileri unuttuğunu fark etti. Bunun sadece stres veya yorgunluktan kaynaklandığını düşündü, ancak gün geçtikçe unutkanlık sorunları arttı. Birkaç gün içinde, Selin kendisini hafıza kaybı konusunda derin kaygılar içinde buldu. Kendisi için hayat değiştirici bir durumun başlangıcına doğru yol aldığını bilmeden, bu gizemli unutkanlık, onu daha büyük bir gerçeğin yüzüne hazırlayacaktı.
Unutkanlığı ilk önce basit bir stres faktörü olarak değerlendiren Selin, ailesinin ısrarı üzerine bir doktora gitmeye karar verdi. Yapılan muayenelerin ardından doktorundan aldığı haber, hayatını alt üst edecek nitelikteydi: 4. evre beyin kanseri. Bu tanı, sadece Selin’in değil, ailesinin ve arkadaşlarının da dünyasını karartmıştı. Onun bu kanserle mücadele etmesi gereken sert bir savaşın içinde olduğunun farkında olmaları uzun sürmedi. Ancak Selin’in durumu, ailesi kadar onu tanıyan herkes için büyük bir şoktu.
Selin, hastalığı öğrenince hayatının nasıl kabusa döneceğini düşünürken, aynı zamanda ıstırap dolu bir süreçle de yüzleşmek zorunda kalacağını biliyordu. Tedavi süreci, eşini, ailesini ve arkadaşlarını daha önce hiç görmedikleri bir mücadeleye sürükleyecekti. Düşünceleri hastalığa, tedaviye ve hayata dair kaygılarla doluydu, ancak hangi noktada umut bulacağını henüz kestiremiyordu. Bu belirsizlik içinde, unuttuğu ismin ardında yatan derin anlamı keşfetmek ise ona ilginç bir tesadüf oldu.
Selin, hastalığını öğrendikten sonra bir ruhsal terapiye katılmaya karar verdi. Burada tanıştığı terapisti ona, unuttuğu isimle ilgili derin bir sorgulama yapması gerektiğini söyledi. Bu isim, onun çocukluğuna, hatıralarına, sevinçlerine ve kayıplarına bir kapı açıyordu. Bu süreçte, yaşamına dair yaşadığı anıları, insanları ve olayları yeniden değerlendirmeye başladı.
Bu ismin ne kadar önemli olduğunu keşfettikçe, Selin’in hayata tutunuşu da güçlendi. Unuttuğu isim ona sadece geçmişini hatırlatmakla kalmadı, aynı zamanda kendine olan inancını da tazeledi. Terapi seansları sırasında, unutkanlığının arkasında yatan duygusal travmalara yönelik önemli farkındalıklar geliştirdi. Kendi içsel dünya yolculuğu sırasında, bu isim sayesinde hayatında ne kadar çok şeyin değerini anlamaya başladı.
Selin, kanser tedavisine başlayınca, hayatının nasıl değiştiğine tanık oldu. Kemoterapiler, radyoterapiler, tüm bu zorluklarla karşılaşırken, unuttuğu ismin ona hatırlattığı cesaret, motivasyon ve dayanıklılıkla doluydu. “Kendim için savaşıyorum, ama sadece bildiğim veya hatırladığım şeyler değil, hep birlikte yaşadığım anılarım için de” diyerek hastalığına karşı bir azimle sarmaya başladı. Unutkanlık, onun için sadece bir hastalığın belirtileri değil, aslında ruhsal ve bedensel bir yolculuğun başlangıcıydı.
Selin’in mücadelesi, birçok insana ilham kaynağı oldu. Hayatında birçok iniş çıkışla karşılaşmış bir kadın olarak, bu deneyimini sosyal medyada paylaşarak kanserde mücadele eden diğer insanlara umut verdi. “Unutkanlığım beni kötülüğe sürüklemedi, aksine hayatımda fark etmediğim değerlerin neler olduğunu anlamamı sağladı” diyerek bu süreçte öğrendiği dersleri takipçileriyle paylaştı.
Sonuç olarak, Selin’in unutkanlığı, onu sadece bir kanser hastası değil, aynı zamanda hayatta mücadele eden, umut arayan bir birey haline getirdi. Unuttuğu isim, hayatının dönüm noktası oldu ve ona gerçekleştireceği savaşı kazanmasında yardımcı olan bir rehberlik sağladı. Selin’in hikayesi, unutkanlığın aslında kendi içimizdeki derin yaralara açılan bir kapı olabileceğini gösteriyor. Kendimizi kaybettiğimiz anlar, aslında bizi daha güçlü kılma potansiyelini barındırıyor; yeter ki o kapıyı açmayı, o ismi hatırlamayı başarabilelim.