Diyarbakır'ın tarihi dokusunu yansıtan yapılarından biri olan Saint George Kilisesi, son dönemde yapılan araştırmaların ardından yeni bir tarihsel buluşa sahne oldu. Uzun yıllar boyunca, kilisenin hamam olarak kullanıldığına dair yanlış bilgiler ve şehir efsaneleri dolaşırken, ortaya çıkan yeni bir kitabe bu iddiaları çürütüyor. Bu kitabe, kilisenin tarihini ve işlevini aydınlatması açısından büyük önem taşıyor.
Saint George Kilisesi, Diyarbakır'ın en eski ve en değerli yapılarından biri olarak bilinir. İlk olarak 6. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilen bu kilise, zamanla farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış ve çeşitli onarımlar geçirmiştir. Bizans döneminde Hristiyanların ibadet yeri olarak kullanılan kilise, Osmanlı döneminde de farklı işlevlerle anılmıştır. Ancak, özellikle son yıllarda, bazı çevreler tarafından kilisenin hamam olarak kullanıldığı iddiaları ortaya atılmıştır. Bu iddialar, hem yerel halk arasında hem de ziyaretçiler arasında kafa karışıklığına yol açmıştır.
Geçtiğimiz günlerde, Diyarbakır'daki arkeolojik kazılar sırasında bulunan yeni bir kitabe, kentin tarihi açısından önemli bir keşif olarak değerlendirilmektedir. Bu kitabe, Saint George Kilisesi'nin hiçbir zaman hamam olarak kullanılmadığını gösteren ifadeler içeriyor. Bilim insanları, kitabenin dil yapısını ve tarihini inceleyerek, kilisenin gerçek işlevini ortaya koymuşlardır. Yapılan analizler, kitabenin 8. yüzyıla tarihlendiğini ve bölgedeki Hristiyan topluluğunun inançlarına hizmet eden bir ibadet yeri olarak tasarlandığını ortaya koymuştur.
Saint George Kilisesi’ndeki bu kitabe, yalnızca kilisenin tarihini değil, aynı zamanda Diyarbakır’daki Hristiyan toplumunun geçmişini de aydınlatması bakımından son derece kıymetlidir. Uzmanlar, kilisenin hamam olarak kullanıldığına dair her türlü iddianın tarihsel bağlamda geçersiz olduğunu ve bu yeni buluşun, bölgenin kültürel mirasının korunmasına katkı sağlayacağını ifade etmektedirler.
Bu ortaya çıkan gerçeklik, bölgedeki tarihi yapılar hakkında yapılan araştırmaların önemini bir kez daha gözler önüne sermektedir. Diyarbakır gibi zengin bir tarihe sahip bir şehirde, bu tür keşiflerle geçmişin bilinmeyenleri gün yüzüne çıkmakta ve sosyal hafızanın yeniden inşa edilmesine yardımcı olmaktadır.
Sonuç olarak, Saint George Kilisesi'ne ait yeni bulunan kitabe, sadece bir ibadet yeri olarak kilisenin gerçek tarihini diğerleriyle birlikte yeniden anlamamıza olanak tanıyor. Bu durum, Diyarbakır'ın kültürel mirasına katkı sağlarken, aynı zamanda yerel turizme ve araştırmalara da ivme kazandıracaktır.
Gelecek günlerde, bu keşfin ardından daha fazla araştırma yapılması ve kilisenin tarihini daha da aydınlatacak yeni bulguların ortaya çıkması bekleniyor. Bu bağlamda, hem akademik çevrelerin hem de tarih meraklılarının ilgisi, Saint George Kilisesi ve çevresindeki tarihi unsurlara yönelmiş durumda. Şehir sakinlerinin ve ziyaretçilerin, bu tarihi varlığı daha yakından tanımak için kiliseyi ziyaret etmeleri bekleniyor.
Sonuç olarak, Diyarbakır'daki Saint George Kilisesi'nin hamam olarak kullanıldığına dair efsaneler, artık tarihin tozlu raflarına kaldırılacak gibi görünüyor. Yeni buluş, tarihi gerçekleri korumaya yönelik çalışmaların ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Bu bağlamda, kilisenin geçmişi ile ilgili belgelerin ve yapıların korunması noktasında yapılacak çalışmalar da büyük önem taşıyor.