İstanbul, 15 milyonluk nüfusu ve büyüleyen tarihi yapılarıyla Türkiye'nin en büyük şehri olmasının yanı sıra su kaynakları yönetimi açısından da bir o kadar önemli bir merkezdir. Ancak son günlerde İstanbul'un su rezervleriyle ilgili alınan son veriler, korkutucu bir durumu gözler önüne serdi. Şehrin kritik alt yapılarından biri olan barajlardaki doluluk oranı, son ölçümlere göre yüzde 50'nin altına düştü. Bu durum, İstanbul sakinleri için bir su krizi potansiyeli taşıyor.
İstanbul'da dikkatli bir şekilde takip edilen 8 barajın doluluk seviyelerinin tamamı, son dönemlerde özellikle yaz mevsiminin etkisiyle oldukça düşüş gösterdi. Barajların doluluk oranları, Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) tarafından sürekli güncellenmekte ve bu veriler vatandaşlarla paylaşılmaktadır. 2023 yazı itibarıyla baraj doluluk oranlarının yüzde 50'nin altına düşmesi, İstanbul için alarm zillerinin çalmasına neden oldu. Barajlardan en fazla su tahsilatı yapılan barajlardan biri olan Elmalı Barajı, doluluk oranının en düşük seviyede olduğunu belirtirken, diğer barajların durumu da pek iç açıcı değil. Özellikle bu doluluk oranlarının altında kalmanın, geçmişte yaşanan kuraklık dönemlerini andıran ciddi bir su sıkıntısını beraberinde getirebileceği uzmanlar tarafından dile getirilmektedir.
Kuraklık, yalnızca su rezervlerinin azalmasıyla sınırlı kalmayacak. Tarım, enerji ve günlük yaşam üzerinde de derin etkileri olacak. İstanbul’un tarımsal büyümesi için gereken su kaynakları azaldıkça, tarım ürünlerinin fiyatlarında artış bekleniyor. Enerji üretimi de bu kuraklık nedeniyle etkilenecek. Hidroelektrik santrallerin su ihtiyacı azalırken, alternatif enerji kaynaklarına yönelme zorunluluğu ortaya çıkacak. Henüz erken bir aşama olarak kabul edilse de, suyun dikkatli kullanılması gerektiği fikri giderek daha fazla öne çıkıyor. Bu durum, İstanbul’daki su tasarrufuna yönelik kampanyaların önemini artırıyor. Ayrıca İstanbul'un iklim değişikliğine karşı dayanıklılığını artırmak amacıyla daha fazla yatırım yapılması gerektiği ifade ediliyor.
Uzmanlar, sadece barajların doluluk oranlarını takip etmenin yanı sıra, İstanbul'un genel su yönetimi konusunda da acil önlemlerin alınmasını öneriyorlar. Su arıtma tesislerinin güçlendirilmesi, yağmur suyu toplama sistemleri ve geri dönüşüm projelerinin hızlandırılması bu çözüm önerileri arasında yer almakta. Vatandaşlara ise suyu tasarruflu kullanmaları, gereksiz israfı önlemeleri ve su kaynaklarına karşı hassas olmaları gerektiği noktasında çağrılar yapılmaktadır. İstanbul’un su geleceği, yalnızca yerel yönetimlerin değil, aynı zamanda bireylerin de üzerinde düşünmesi gereken önemli bir konudur. Eğitim ve farkındalık projeleri ile vatandaşların suyun değeri hakkında bilgilendirilmesi gerekiyor.
Sonuç olarak, İstanbul'un barajlarındaki doluluk oranlarının yüzde 50'nin altına düşmesi, ciddi bir su sıkıntısının habercisi olabilir. Bu konuda gerekli önlemlerin acilen alınması gerekiyor. Şehirdeki tüm aktörlerin ortak çalışmalar yaparak su krizini emerel ve yararlı çözümler geliştirmesi hayati bir önem taşıyor. Bu bağlamda, hem kamu kurumları hem de sivil toplum kuruluşları birlikte hareket ederek, İstanbullulara daha sürdürülebilir bir su yönetimi hakkında bilgi vermeli ve bilinçlendirme faaliyetleri yürütmelidir. Aksi takdirde, yakın gelecekte daha büyük su sorunları ile karşı karşıya kalabiliriz.